12 Mart 2017 Pazar

Akıldakiler

Yılda bir yazı yazarak tembelliğin dibine vurduğum şu zamanlarda ne üretsem diye kafa yormuyor değilim. Uzun zamandır yoğun bir tempoda çalışarak kendimi tüketmekle meşguldüm. Özel sektör iliğimizi kemiğimizi sömürürken yaptığın işi hakkını vererek, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan biz hayalperestler çarkların arasında bir kaç uzvumuzu kaptırıp gidebiliyoruz.

Ne uyku, ne yemek, ne kitap, ne müzik, ne aile, ne keyif olmaksızın mayıs-ekim 2016 aralığını dolu dizgin robotlaşarak geçirdim. Gençsin, yapacaksın, bunlar normal şeyler olarak önümüze sürülen acımasız gerçekler her yerde böyle mi oluyoru saptayacak kadar çok deneyimim yok tabii ki ama olmaması gerektiği hissiyatı baya yoğun bir şekilde içimde. Hayatı sonsuz gibi çarçur ederken yarın ölebileceğimizi her geçen gün daha iyi anladığımız ülke şartlarında, insan niye kendimi bu kadar üzüp, yıpratıyorumu daha fazla sorguluyor. Daha güzel bir gelecek için elden gelecek bir şeyler vardır elbet. Yoksa niye geldik bu dünyaya değil mi? Bir amacı, dolduracak bir boşluğu olmalı her hayatın.

İş nedeni ile yollarımın kesiştiği, çok şeyler öğrendiğim, paylaştığım insanların hepsi farklı bir yerlere saçıldı. Proje bazlı çalışmanın kötü yanlarını yaşarken uzaklarda da olsalar var olduklarını bilmek ayrı bir güzellik. Her şeye rağmen minnettarım.

Yakın zamandaki hedefim yarım bırakıp yayınlamadığım eski anıları tamamlayıp onların yükünden kurtulmak. Sonra da benim gibi sürgün yemiş gezgin ruhlar için yakın çevrede çizilebilecek kısa rotaların olduğu bir derleme yapmak. Bakalım sözümü tutabilecek miyim?