Bu bir isyan yazısıdır.
2013 Temmuzundan beri mimar sıfatı ile devam ettiğim hayatımda ilk iş deneyimimde en çok içime oturan şey tasarladığınız, seçtiğiniz, çizdiğiniz, satın alımını yapmak için uğraştığınız "bataryanın" , halk deyimi ile bildiğimiz musluğun benim 1 aylık maaşımdan çok daha pahalı olmasıydı. Yani fazla mesai ile yeri gelip hafta sonun olmadan var olması için mücadele ettiğin evin, bir adet musluğunu bile almaya gücün yetmiyordu. Olsun daha ilk işin, ilk tecrüben diye sineye çekip önüne baktın.
İlk işin sayfasını kapatıp ikinci işe daha iyi bir ücret ile yola koyuldun. Ne mutlu ki artık maaşın ilk işinde seçtiğin bataryalardan birini almaya yetiyordu. Ancak yeni iş yeni şartlar derken, büyüyen gömlekleri dolduracak maaşının hala olmadığını önüne gelen vitrifiye listesi yüzüne çarptı. Yeni projendeki yeni bataryan yine senin maaşını dövüyordu.
Biz nerede yanlış yapmıştık?
Gözümün takıldığı yanar dönerli, parıltılı mutfak kapakları hayata mimar mimar bakmaya çalışan kafamın ilizyonunu bozuyor.
Hayatlar |
![]() |
Hayaller |
Kafamda Alpay'dan fabrika kızı çalıyor düşüncelerimle eş zamanlı olarak.
Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararken de hayal kurar
Bütün insanlar gibi
Yani diyeceğim şudur ki mimarların büyük çoğunluğu kendilerinin içinde var olamadığı bir dünyayı yaratmakla uğraşıyorlar. Her bir çizgisini ince eleyip sık dokuyarak çizdiği projenin gerçeğini yaşamaktan ne yazık ki çok uzaklar. Hepimize geçmiş olsun.
Siz yine de güle güle oturun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder