Uzunca bir aradan sonra artık bir yerlerden yazmaya başlasam iyi olur diye düşünerek tekrar geçtim bloğun başına. Son yazıdan bu yana neler olup bitmedi ki!
İstifa ettim 03.07.14! İzmir'de tası tarağı topladım ve Didim'e taşındım. Buna geri döneceğiz.
Hayat sürprizlerle dolu. 1.5 yıl içinde hayatımda görmem, olmaz, hadi canım diyebileceğim her şeyi alıp kucağıma bıraktı. Merhaba Hayat! Teşekkürler.
Zamanı hızlıca geri sarıyorum. Sene 2013, 4 temmuz'da tutuşturdular elimize diplomaları. Sanki dünyanın en büyük işini başarmıştık öyle heyecanlıydık. Hemen işe girmek için fazlaca bunalmıştım, son bir kez uzun bir yaz tatili yapmayı hak ettiğimi düşünerek tüm ısrarlara rağmen iş aramadım.
Şu hayata kaç kere geliyorduk azıcık ara vermek lazımdı. Mimarlık fakültesi gerçekten insanı yaşlandırıyordu.
Orta okul arkadaşımla anlaştık ve ansızın bir İtalya planı yaptık. Roma, Floransa, Siena, Pisa dolu dolu bir hafta kilometrelerce yürüdük, yağmura yakalandık, sıcakta kavrulduk, kaybolduk, ceza yedik derken geçip gidiverdi. Eve döndüğümde hayatın gerçekleri bir hayli huzursuz bir şekilde hala beni bekliyordu.
CV ve portfolyo hazırlayacağım diye bir ay daha kendi kendimi meşgul ettim. Sonra ansızın bir ofis portfolyomu görmek isteyince o gece sabahlayıp portfolyoyu zorunlu olarak bitirip yolladım. Aynı yer bir hafta sonra mülakata çağırdı. Hayatımın ilk mülakatına titreyerek, heyecan içinde gittim. 30-40 dakika kadar sürdü ve olumlu ya da olumsuz biz size döneceğiz denilerek ayrıldım.Günlerden perşembeydi diye hatırlıyorum.
Cuma, cumartesi ve pazartesi geçti, ses çıkmadı. Olmadı, kısmet değilmişe bağlamıştım ki! facebookta diğer kutumda bir mesaj belirdi ev telefonunuza ulaşamadık bizi bu numaradan arar mısınız yazıyordu (cv'imde her türlü telefon ve e-mail adresim yazıyor suç benim değil)!!! Hayat ne garip. Facebook önemli bir mecra yabana atmayın. Aradım ve gel pazartesi işe başla dediler. Süreç aşırı profesyoneldi anlayacağınız gibi. İlk işime böyle enteresan bir olayla başladım. Ve bu macera iyisiyle kötüsüyle tam 10 ay sürdü. Hedefim 1 yıl çalışıp sonra yüksek lisansa devam etmekti ancak tabii ki hayat siz planlarınızı yaparken başınıza gelenler olarak devam ediyor.
Çok sıkıldığım bir dönemden geçiyordum, benim için asıl hedef her daim mutlu olmak olduğu için kendime ihanet ettiğimi düşündüğüm bir sürece girmiştim. Şu kısacık hayatta mutsuzluğu sürdürmenin ne anlamı vardı! O dönemde birileri bu haykırışı duydu demek ki bir gün telefonum çaldı. Adecco firmasından bir yetkili şehir dışında bir şirkette junior pozisyonunda mimar aradıklarını ve ilgilenip ilgilenmediğimi sordu! Tabii ki ilgileniyordum. Ve ilk mülakata böylece adım attım.
Küçük kardeş olmanın yararı her zaman fikir alabileceğin bir akıl küpünün olmasıdır. Abime bir şirketten arandığımı söylediğimde çok heveslenmememi böyle şirketlerin çok sayıda insanla görüştüklerini ve pek de geri dönüş yapmadıklarından bahsetti. Olsun dedim gidip bir görüşeyim.
Görüşme günü genel sorular üstünden 15 dakika kadar sürdü. Bilgilerimi firma ile paylaşacaklarını şayet firma ilgilenirse benimle bir telefon mülakatı yapacaklarını söylediler. Telefon mülakatını da geçerseniz yüz yüze bir mülakata çağrılacaksınız diye bilgi verdiler. Yine bir hafta ses çıkmadı ardından e-mailler döndü ve beklenen telefon mülakatı başarılı ile atlatıldı! Sahaya çağrıldım. Binbir düşünce aklımda kol geziyordu. Sahada gerçekten sahaya inip yapısal anlamlı sorularla mı karşılaşacaktım yoksa aklıma gelmeyen bambaşka bir şey mi olacaktı? Bilinmezlikler içinde bir hafta sonrası için anlaştık. Milas'a gittim. Şirket beni buradan aldırdı ve uzun engebeli yollardan geçerek şantiyeye doğru yol aldık. Karşımda "ofis" adı verilen mimari anıt niteliğinde bir yapı yükseliyordu "ClubHouse".
Sonrası gözleri kocaman açılmış bir İzgi'nin toplantı odasına geçişi, yetkili iki mimar ile tanışması ve bir anda mülakatın ingilizceye dönmesi ile küçük kalp spazmları geçirerek kesik kesik nefes alması olarak devam etti. Okulumun en büyük yararı ingilizce eğitim vermesi diyebilirim. Mezun olalı bir yıl olmuştu ve ilk ofisimde hiç yabancı dilimi kullanmıyordum. Mülakat stresi ile dilin üstündeki tozları üflemiş yeni bir başlangıca merhaba demiştim. Tekrar merhaba hayat!
Diğer adaylarla da görüşeceklerini ve yaklaşık bir hafta sonra bana dönüş yapacaklarını söylediler. Ve aklımı, kalbimi ClubHouse'da bırakıp heyecanımla beraber Milas'a geri dönüp ailem ile buluştum. Beni işe almasalar bile böyle bir yeri görüp bu seviyede mülakatlara tabii tutulmak büyük bir tecrübedir diye bakıyordum.
Aradan 2 gün geçti. İş çıkışı her zaman ki gibi Kıbrıs Şehitleri Caddesinde yürüyerek evime dönüyordum. Askeriyenin önünde telefonum çaldı, arayan mülakata gittiğim şirketti. İzgi Hanım siz de isterseniz biz sizinle çalışmak istiyoruz dediler. Ayaklarım sanırım o anda yerden bir karış havalandı. Tabii ki dedim detayları konuşup yerimde zıplayarak müjdeli haberi sevdiklerime verdim.
Ayakları geri geri giden kızdan ayakları yere basmayan kıza bir telefon ile dönüşüvermiştim. Tuhaf! İnsanın hayalleri bazen ansızın karşısına çıkıyor, lütfen onları kaçırmayın ve sıkı sıkı sarılın.
Bu yazının devamı yeni iş ile devam edecek şimdilik burada noktalıyorum.
Uzun zamandır dokunmadım ancak ilk portfolyo denememi fikir vermesi açısından şuraya bırakıyorum.
http://en.calameo.com/books/001957487ed1b02ad11b8
Ayrıca teşekkürler Adecco. Senin bu denli haberin olmasa da hayatımı 180 derece değiştirdin.
Teşekkürler Hayat! Bir şekilde yol almaya devam ediyorum.
ClubHouse-Office of Architecture Barcelona OAB
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder